Deniz Seyahati Deneyimi: Unutulmaz Feribot Maceraları

Deniz seyahati denince ilk olarak aklımıza ne gelir? Dönem filmlerinden fırlamış ahşap, yelkenli bir gemi mi? Yoksa Titanik mi? Belki de korsanlar… Ne de olsa deniz yoluyla yapılan seyahat, hava yoluyla gerçekleştirilen seyahate oranla çok tercih edilen bir yol değildi, ta ki son yıllara kadar. Deniz seyahatinin, özellikle feribot ile gerçekleştirilen yolculukların bu denli yaygınlaşmasının birçok nedeni var.

Birçok araştırmacıya göre ilk deniz seyahatini M.Ö. 10.000’li yıllara kadar gider. İnsanlar önce akarsu ve göllerde kütük, sal ve kamış demetleriyle suda yol almaya başlamışlardı. Bu, denizcilik teknolojisinin ilk adımıydı. Yunanlılar ve Romalılar deniz ticareti, askeri seferler ve keşifler için gelişmiş yelkenli gemiler kullandılar. Ege Denizi, antik dönemlerde denizcilik faaliyetlerinin merkeziydi.

Deniz manzarasını izleyen bir çift. Kaynak:iStock.

Tabi denizcilik dendiğinde unutulmaması gereken bir diğer ulus Vikinglerdir. Kuzey Avrupa’da uzun gemiler (drakkar) inşa ederek hem keşif hem de fetih amaçlı deniz seferleri yaptılar. İzlanda, Grönland ve hatta Amerika kıtasına ulaştılar. Günümüzde bu denli deniz keşifleri, savaşlar(neyse ki) yok. Fakat bir seyahat severin kendince dilediği gibi rotalar oluşturarak feribot ile seyahat edebilmesi. Sanki antik dönemde

AB Komisyonu’nun 2023 yılında yayımladığı verilere göre toplam deniz yolcusu: 395,3 milyon; AB’de İtalya en büyük deniz yolcusu ülkesidir. Yunanistan’ın Igoumenitsa Limanında 2023’te feribot trafiğinin %21 arttığını (Kaynak: Risposte Turismo, Adriatic Sea Tourism Report) görüyoruz. Özellikle Avrupalı seyahat severler son yıllarda İtalya üzerinden, Adriyatik’i aşarak Hırvatistan ve Yunanistan’a kendi özel araçlarıyla geçiş yapmayı tercih ediyor. Yeni neslin daha butik ve özgün(çift olarak yada küçük arkadaş grupları ile) gezi deneyimlerini tercih ettiğini görüyoruz. Birçoğuna uçak ile bir noktadan diğer bir noktaya gitmek yerine, kendi özel aracıyla anayol ve otobanlardan uzakta köy ve yerel kültürleri keşfederek, feribot ile denizleri aşarak varış noktasına ilerlemek daha çekici geliyor.

Çevreci Bir Seyahat Deneyimi

Feribot ile yapılan deniz yolculuklarının uçak ile yapılan yolculuklara oranla daha çevreci ve sürdürülebilir olduğuna dair hiç şüphe yok.

Tüm faktörler göz önünde bulundurulduğunda bile, feribot yolculuğu, özellikle de yaya yolcusuysan, hava yolculuğundan önemli ölçüde daha sürdürülebilirdir. Örneğin, feribottaki bir yaya yolcunun karbon ayak izi kilometre başına yaklaşık \(19\) gram iken, kısa bir uçuşta \(244\) ise gramdır.

Bu fark, yalnızca kullanılan yakıt türünden ya da enerji verimliliğinden değil, aynı zamanda taşımacılık kapasitesinin doğasından da kaynaklanır. Feribotlar, aynı anda yüzlerce yolcuyu, araçları ve yükü taşıyabilirken, uçaklarda bu kapasite çok daha sınırlıdır. Bu da birim yolcu başına düşen enerji tüketimini ve karbon emisyonunu doğal olarak azaltır. Deniz yolu taşımacılığında büyük ölçekli taşıma avantajı, çevresel açıdan önemli bir kaldıraç etkisi yaratır.

Ayrıca, feribotların kullandığı rotalar genellikle doğal limanlar ve mevcut su yolları üzerinden geçtiği için yeni altyapı yatırımlarına ihtiyaç duyulmaz. Bu durum, karayolu veya havalimanı inşaatlarının sebep olduğu ek karbon salımını ve habitat tahribatını ortadan kaldırır. Son yıllarda birçok feribot işletmesi, hibrit motor teknolojileri, düşük sülfürlü yakıtlar ve hatta tamamen elektrikli feribotlar gibi yenilikçi çözümlerle çevresel performansını daha da iyileştirmektedir.

Kısacası, hem çevresel etkiler hem de uzun vadeli sürdürülebilirlik açısından bakıldığında, feribot yolculuğu günümüzün en akılcı ve en yeşil ulaşım alternatiflerinden biri olarak öne çıkmaktadır.